İkinci Savaş’ın sona ermesinden yaklaşık yirmi yıl sonra, dünyanın pek çok bölgesinde toplumlar biriken iktisadi-politik-kültürel sıkışmaların sonucu kaynamaya başlıyor. Kalıcı bir barış ve refah getirmeyen savaş sonrası dönem, emperyalist metropollerde ve dönemin burjuva jargonuyla “gelişmekte olan” yani aslında geri bıraktırılmış ülkelerde, politik toplumsal hareketlere sahne oluyor. 1968 Mayıs ayında Paris’teki gösterilerle simgeleşen bu hareketlilik, öncesi ve sonrasıyla 20. Yüzyıl tarihinde özgün bir uğrak.
Bununla birlikte, bu hareketlilik aslında tüm dünyada ortak bir karakter taşımıyor.

’68, emperyalist metropollerde, yoksulluğu da gündemine almakla birlikte, daha özgürlükçü, insan hakları eksenli bir ton kendini hissettirirken, geri bıraktırılmış, yarı-sömürge ülkelerde, Türkiye’de de olduğu gibi, anti-emperyalist, bağımsızlıkçı, kalkınmacı, eşitlikçi ve halkçı bir karakter öne çıkıyor.

Sınırlı sayıda da olsa, seçtiğimiz filmlerle, hem zaman hem de mekânda bir gezintiye çıkmaya ve elli yıl önceki bir süreci hatırlatarak, aslında bugün üzerine düşünmeye davet ediyoruz sizleri.

Hazırladığımız programda, bu dönemi, dönemi hazırlayan savaş sonrası toplumsal koşullar, ’68’in çeşitli ülke sinemalarındaki yansımaları ve sonrasındaki dönüşümler üzerinden işlemeye çalıştık.

Küba Devrimi ile başlattığımız anti-emperyalist çıkışı, emperyalist metropollerden toplumsal manzaralarla ’68’e bağladık. Bu dönemde SSCB’de manzara nasıldı, buna da göz attık. Türkiye’den Yılmaz Güney’in üç filmiyle vermeye çalıştığımız dönemsel karakteri, ’68’in çeşitli coğrafyalardan görünümleriyle tamamlamaya çalıştık.

’68’ dalgasının ardından, başta ABD olmak üzere emperyalizm, dünyanın pek çok bölgesinde karşı saldırıya geçmişti. ’68 hareketliliği, belirgin toplumsal kazanımlara yol açmayışının yarattığı hayal kırıklıklarına dönüştü ve yerini bir kapitalist restorasyona bıraktı: 1970’lerle birlikte, 1980’lere doğru felsefe ve sosyal bilimler alanında post-modernizme, küreselleşme söylemine varacak olan bu Yeni Sağ ve neocon’ların örgütlediği karşı saldırı dalgası, Şili’den yükselmeye başlamıştı. Bu nedenle programımızı, Şili’de ABD’nin tezgahladığı darbenin Şili’deki ve Avrupa’daki görüntüleriyle kapatıyoruz.

Gösterim programlarımız boyunca gerçekleştireceğimiz panel ve sunumlarla, bu tarihi tartışmayı ve hatırlayışı zenginleştirmeyi hedefliyoruz.

Sinematek film gösterimleri için bilet ve davetiyeleri Konak Sineması gişesinden edinebilirsiniz…

Detay